2 Kasım 2010 Salı

• BESLENME ALIŞKANLIKLARI

Bebek arama, emme refleksleriyle doğar. Kısa bir süre sonra refleks bilinçlenerek alışkanlığa dönüşür. İlk günlerde sık sık belli bir düzen uygulamadan emzirmek doğaldır. Ancak yavaş yavaş öğün oluşturmak gereklidir. Gece uykularının bölünmemesi için çocuğun bir günde alması gereken besin miktarı altı öğüne bölünmeli ve bu öğünler dört saat yerine üç saat ara ile uygulanmalı, gece uykusunun bölünmemesine özen gösterilmelidir. Bu uygulamalarda zorlayıcı olmamalı ve çocuğun açlık-tokluk mekanizmasının çalışma düzenine uyulmalıdır. Çocuk büyüdükçe gece ağladığı zaman, sırtını okşamak, güzel söz ve ses tonuyla seslenmek yatışmasını sağlayacaktır. Anne bebeği emziriyorsa çok sorun yaşanmaz. Annenin dikkat etmesi gereken memeyi gece veya gündüz susturma tıkacı gibi kullanmamalıdır. Çocuğun midesi boşalmış, acıkmışsa ağlar. Ancak tüm istek ve gereksinimlerini duyurmak için ağlamayı kullandığından, her ağladığında meme vermek yerine ağlama nedeni araştırılmalıdır. 

Çocuk bir yıl kesintisiz emzirilmelidir ve en az altı ay emzirdikten sonra ek besinlere başlanabilir. Anne sütü yeterliyse ve çocuğun büyümesi normalse ek besinlere daha geç başlanabilir. Çünkü hem her annenin sütü çocuğuna göre üretilmektedir hem de anne sütü henüz taklit edilememiş bir besindir. Tatlı besinlerden başlanarak, birer birer ek besinlere alıştırılmalıdır. Bebek ek besinlere alıştıktan sonra, meme öğünlerinden birinin yerini ek besin almalıdır. Çocuk alıştıkça, ek besin öğün miktarı artmalı; meme öğün sayısı azaltılarak çocuk memeden bir yaş civarında kesilmelidir.

Bebek mamalarla besleniyorsa, ilk üç ay pütürlü besin almama refleksi olduğundan sıvı besin verilmelidir. Üçüncü aydan itibaren pütürlü besinler verilebilinir.

Yedinci ayda çocuğun eliyle yiyebileceği besinler eline verilebilir. Ek besinler kaşıkla verilmeli, kaşıkla beslenmeye çocuk alıştırılmalıdır. Bir yaşından sonra, onbeş ay civarında çocuk önce çok sulu olmayan besinlerden başlanarak çocuğa uygun çatal ve kaşık kullanmaya alıştırılmalıdır. Kendi başına karnını doyuramayacağı için, çocuğun doyması için anne ara ara kendisi yedirerek desteklemelidir. İki yaş civarında çocuk alması gereken besinin yarısını kendisi yiyebilir.

Çocuk yemek yeme alışkanlığı kazanırken:
1. Ortalığı kirletiyor diye engellenmemelidir.
2. Doymadığı düşünülerek zorlanmamalıdır. Çocuğun yeterli besin alıp almadığı düzenli olarak tartılıp, boy ve kilosu standart ölçülerle karşılaştırılarak anlaşılabilinir.
3. Tek tip besin alma eğilimindeyse, sevdiği besinin içine azar azar ve tek bir besin eklenerek yeni tatlara alışması sağlanmalıdır.
4. Evdeki yetişkinler çocuk için modeldir. Bu nedenle çocuk aile sofrasında yer almalı, aile fertleri çocuğa iyi örnek olmalıdırlar. Örneğin: Çocukların yemek seçmelerinin nedenlerinden en önemlisi aile fertlerinden birinin yemek seçmesidir.
5. Besinler hazırlanırken çocuğun yaşı, diş yapısı göz önüne alınmalı; çocuğa verilirken onun hoşlanacağı ve yiyebileceği şekilde sunulmalıdır. (Kemiklerin çıkarılması, büyük parçaların küçültülmesi, vb.)
6. Çocuk yemek yemesi için:
a. Zorlanmamalı ve tehdit edilmemelidir.
b. Her istediğini yaparak yada korkutularak ödül ve ceza uygulanmamalıdır.
c. Acele ettirilmemeli yada oyalanmamalıdır.
d. Yarıştırılmamalı ve kıskandırılmamalı, özellikle arkadaş ya da kardeşleriyle kıyaslanmamalıdır.
e. Pazarlık yapılmamalı, yalvarılmamalıdır.
Bütün bu davranışlar çocuğun temel gereksinmesi olan beslenmeyi aile fertlerine karşı koz olarak kullanmasından başka işe yaramaz. Özellikle okul öncesi dönemde çocuk yemek yemeyi reddediyorsa; yemek kaldırılmalı ancak çocuğa önceden söylenmesi kaydıyla, bir sonraki öğüne kadar herhangi bir yiyecek verilmemelidir.
7. Çocuğun tabağına yemek az konmalı; doymadığında istemesi ve tabağındakini bitirmesi sağlanmalıdır.
8. Ödül olarak yiyecekler seçilmemeli ya da çocukta bir ödül karşılığında yenebilecek yiyecekler kanısı uyandırılmamalıdır.
9. Öğün aralarında çocuğu doyurup, beslemeyen; ancak iştah kesen abur-cubur yiyecekler verilmemelidir.
10. Çocuğa sofrada bol çeşit sunarak, seçme şansı tanınmalıdır. Böylece anne çocuğun hangi yiyecekleri daha çok tercih ettiğini saptayarak; pişirme ve hazırlama yöntemini çocuğun daha kolay yiyebileceği şekilde kullanabilir.
11. Sofranın bir savaş alanı değil; ailenin mutlu bir şekilde toplandığı saat ve yer olarak değerlendirmesi sağlanmalıdır.
12. Çocuğun kaşığı, tabağı, çatalı, vb. eşyaları ayrı olmalıdır.
13. Çocuk oyunu yarım bıraktırılarak sofraya alınmamalı; yorgun, mutsuz, vb. olmamasına özen gösterilmelidir.

Çocuk iştahsızsa; gösterilen tüm çabalara karşı iştahsızlığı sürüyorsa, nedeni araştırılmalı, gerekirse doktora başvurulmalıdır.

Nevin Ergençiçeği


24 Eylül 2009 Perşembe

28 Haziran 2009 Pazar



Çocuklar buna bayılacak

Diş hekimi Nuray Yılmaz, çocuklara diş fırçalama alışkanlığı kazandırmak için 'dişlerini fırçala' uyarısının tek başına işe yaramadığını görmüş. Diş fırçalamayı eğlenceli hale getirmek için Habercocuk.com için bir tablo hazırlamış. Dişhekimi Yılmaz'dan önemli bir hatırlatma, diş fırçalama alışkanlığını kazandırmak için önemli koşul, anne ve babaların da oyuna katılması....



Kopyasını alın ve evinizde kullanın



Bir kopyasını alacağınız bu tablo aracılığıyla çocuğunuz hem eğlenecek hem de dişini düzenli olarak fırçalayacak....


Oyun çok basit. Listeye aile bireylerinin isimleri yazın.


Herkes, isminin karşısındaki kutuyu istediği renk kalemle boyasın.


Oyunu banyonun kapısının arkasına bantla yapıştırın.


Dişini fırçalayan kendi seçtiği renk boya kalemi ile, sabah Güneşin olduğu yere, akşam da Ayın olduğu yere işaret koyar.


Bu yöntemle dişini fırçalamayanı yakalayabilirsiniz..



Kumbara da kullanın



Oyunu daha da eğlenceli hale getirmek için bir kumbara yapın. Dişini fırçalamayan kumbaraya , sizin belirlediğiniz bir miktar para atar.


Dişini en çok fırçalayan bir ayın sonunda parayı kazanır. Bu arada anne babalar olarak sizler küçük bir hile yapın, işaret koymayın. Çocuğunuzun öne geçmesine izin verin . Oyuna, heyecan ve renk katacaktır.www.habercocuk.com



Kaynak: İnternethaber


12 Mayıs 2009 Salı

ACİL ÇÖZÜM!!!

ACİL ÇÖZÜM!!-Basit çarpmalar 03.05.2009,

Merhaba;

Çocuklar ister evde, ister oyun parkında, isterse herhangi bir eğitim kurumunda düşebilir, çarpabilir, kavga edebilir ya da hastanabilir. Anlık yapılması gereken çözüm önerilerini paylaşalım. Çok basit işlemler hayat kurtarabilir.

Unutmadan; :) anılarınızı da paylaşabilirsiniz.

İlki benden:

2-4 yaş grubu çocuklarda henüz benlik gelişimi tam olmadığından kendilerini kötü hissettiklerinde, buna neden olduğunu düşündüğü arkadaşını kardeşini cezalandırma çabasına girer ve saldırganlaşır. Aslında saldırıya uğrayan kadar saldıran çocukta o sırada kötü durumdadır.

Daha çok 2-3 yaş çocuklarının bulunduğu grupta -çocuk hangi nedenle kendini kötü hissetti bilmiyorum çünkü sınıf öğretmeninin yanında ve kurumda değildim.- bir çocuk diğerinin başına elindeki tahta oyuncağı "çat!" diye vurmuş. Çocuğun alnı şişmiş ve morarmış.

Filmi durdurup "Ne yapabilirdik?" diye sormak gerek. Açık yara, kırık, çıkık, vb. olmayan basit vurma, çarpma olaylarında buzdolabına daha önceden su doldurup dondurduğunuz ameliyat eldiveni olarak bilinen ve günümüzde kolayca bulduğumuz eldiven parmaklarını bir kağıt peçeteye ya da beze sararak darbe alan kısma bir süre uygularsanız ne şişme, ne de morarma olmaz.. Buzdolabına da buza da ulaşma şansınız yoksa hemen bir bezi ya da kağıt mendili soğuk suyla ıslatın ve uygulayın.

Akşamüstü ana-babalar geldiğinde çocuğunun alnındaki kocaman şişliği gören baba hışımla sormuş.
-Söyleyin! Hangi çocuk yaptı bunu?
Müdür hangi çocuğun yaptığını söylerken, tam da o sırada diğer ana baba gelmiş.

Bahçe kapısından girdiğimde iki aile meydan kavgası yapıyordu. Sakinleştirmek çok zor oldu ve günlerimizi aldı. Basit bir işlemle ana babanın fark bile etmeyeceği durum büyük bir sorun oldu.

ACİL ÇÖZÜM!!-Elektrik çarpması 04.05.2009

Okul öncesi eğitim kurumlarında öğretmen çok önemlidir. Öğretmenin en önemli özelliklerinden ilki çocukları sevmesidir. Ancak sevmese! bile kendisine sorumluluğu verilmiş çocuğu korumakla yükümlüdür.

Çocuk %5 ücretsiz öğrenci kontenjanına alınmıştı. 4 yaşında bir erkek çocuğuydu. Sokakta kendine yetmeyi öğrenmişti ve komut almıyordu. Ücretsiz kontenjanında olması nedeniyle öğretmen normal koşullarda da çocuk yokmuş gibi davranıyordu.

Çocuklar serbest zaman etkinlikleri saatinde köşelerde oynuyorlardı. Öğretmen rahat edebileceği bir yer seçmiş, oturmuştu. Sınıfa girdiğimde önce kısa bir çığlık duydum. Nerden geldiğini araştırırken ikinci çığlık geldi. Aslında tam çığlık denmez, sanki birşeye şaşırmış gibi bir ses. Garipti ama ses gayet rahat bir şekilde oturan öğretmenden geliyordu. Gözlerini dikmiş bir yere bakıyordu. Aynı yere baktığımda olanları fark ettim.

Çocuk ahşap sandalyeyi çekmiş, üstüne çıkmıştı. Ayaklarında lastik ayakkabı vardı. Elindeki büyük boy metal çiviyi de priz deliklerinden birine sokmuştu. Çocuk biraz titriyor, biraz duruyordu. Elini çekemediği için ağlamaya başladı.

Diğer çocuklara "Sakın! Dokunmayın!" dedikten sonra koşup elektrik şalterini indirdim. Çocuk külçe gibi yığıldı. ;Nötr kısma çiviyi sokması, ahşap sandayeye çıkması ve ayağındaki lastik ayakkabılar mutlak olarak onu ölümden döndürmüştü. Ancak diğer çocuklar onu kurtarmaya çalışabilirdi. Öğretmen sevmese bile bir can olarak sorumluluğunu aldığı çocuğun önce ne yaptığını gözlememiş, daha sonra da herhangi birşey yapmamıştı.

Günümüzde çocuk dokunduğu an elektriği kesen prizler var ama her ev ya da kurumda bulmak mümkün değil. Prizlerin tehlikesini çocuklara anlatmak ve tehlikeli olabilecek olanlara basitce uygulanabilen ve çocukların çıkaramadıkları kapaklar takmak gereklidir. Basit bir önlemdir ama hayat kurtarır.

ACİL ÇÖZÜM!!-Burun kanaması 07.05.2009

Öğretmen canhıraş kapıdan girdi:
"Çocuğun burnu kanıyor!" Dedi. Garip garip yüzüne baktım, çünkü çok sıradan bir olaydı. Basit bir önlemle burun kanamasını durdurabilirdi. Öğretmen geri döndü.

İşe yeni başlamıştım ve bir öğretmenin burun kanamasını durdurmayı bilmeyeceğini düşünememiştim. Onca yıl sonra hala şaşırıyorum. Tek farkla karşımdaki, kişi kim olursa olsun konuyu bilip bilmediğini soruyorum.

Öğretmen çocuğun burun kanamasını durduramamıştı.Sırt üstü yatırdığında çocuğun burnundan kan gelmediği için rahatlamıştı ve çocuğu yalnız başına bırakıp gitmişti. Çocuk bu kez de kan yutuyordu. Aslında durumun peşine düşmemiş, işim olduğu için girdiğim dinlenme odasında çocuğu tek başına bulunca şaşırmıştım. Yaşananlar tam bir karmaşaydı.

Çocuğu yattığı yerden kaldırıp başını hafifçe öne eğmesini söyledim. Bir eliyle burnunu tıkamadan kağıt mendili burnunun alt kısmında tutmasını sağladım. Burnun ortasındaki kemiği elimle hissedip, hafifçe sıktım ve sıkılı tutmayı sürdürdüm. Kısa bir süre sonra çocuğun burnunun kanaması durdu.

Bazı çocukların burnu sık kanar. Çocuk okula kayıt olurken ana baba açısından bilgi vermek, öğretmen açısından bilgi almak önemlidir.
  • Hava çok soğuktu ve kaloriferler fazla yanıyordu, öyle ki el değmiyordu. Önündeki koruma sıcaklık yayılsın diye kısa bırakılmıştı. Çocuklardan en hareketlisi hızlıca kalorifere doğru gidince duramadı ve kalorifere iki eliyle yapıştı. Elleri yanınca hemen geri çekti ama ellerinin iç kısmı hemen kızardı.

    Yanmanın durdurulması ilk adım olduğundan hemen açık yara olmayan yanıklarda yanmayı durdurmak için soğuk uyulama yapılması gereklidir. Buzdolabında küçük buzlar bulundurulmalıdır. Ancak bizim okulumuzun buzdolabı yoktu. Bu durumda yanık yeri suya tutmak ya da suya batırılmış temiz bezi uygulamak gerekir. Acının sürmesi yanmanın sürmesi anlamı taşıdığından acı dininceye kadar soğuk uygulama sürmelidir. Biz de öyle yaptık zaten.

    Anlattıklarım sizi yanıltmasın, ne kadar özenli olursanız olun kazalar çoğu kez kaçınılmazdır. Yine de kaza ve tehilkeleri en aza indirmek için evde gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Bu konuya da eğileceğimizi söylemek isterim.
  • 7 Mayıs 2009 Perşembe

    SEVDİĞİM SÖZLER

    Çocuk kokusu, Cennet kokularındandır.
    (Hadis-i Şerif)

    Tay at olunca at dinlenir, çocuk adam olunca ata dinlenir.
    (Kaşgarlı Mahmut)

    Bütün dünyada bir tek güzel çocuk vardır. Bütün annelerde ona sahiptir.
    Çin atasözü

    Erkekler yaşlanır, kadınlarsa değişir.
    Goethe

    Evlendikten sonra erkek ve kadın, yazı-tura gibidir; asla yüz yüze gelmezler, ancak hep beraberdirler.
    Hemant Joshi

    Her durumda evlenin. İyi bir eşiniz olursa mutlu olursunuz. Eşiniz kötü olursa filozof olursunuz..
    Socrates

    Bazı kişiler uzun evliliğimizin sırlarını sorarlar;. Biz haftada iki kez restorana gideriz. Biraz mum ışığı, akşam yemeği, hafif müzik ve dans... O salı günleri gider, ben cuma."
    Henny Youngman

    Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
    Ata sözü

    Öfkeyle kalkan zararla oturur.
    Ata sözü

    Ne söylersen söyle söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır.
    Mevlana

    Gülün dikeni var diye üzüleceğimize dikenler arasında gül bitmiş diye sevinelim.
    Gothe

    Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür...
    Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür...
    Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür...
    Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür...
    Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür...
    Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür...
    Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür...
    Mahatma Ghandi

    Yeteri kadar nedeniniz varsa, her şeyi yapabilirsiniz.
    Jim Rohn

    Dehasız çalışanlar çoktur, ama çalışmayan bir deha asla!
    Nicolaus Cybinsky

    Rüyaları gerçekleştirmenin en kestirme yolu, uyanmaktır.
    J. M. Powe

    Esaslı konular karşısında canının sıkılması küçük kafaların özelliğidir.
    R.K. Johnson - Ali Eskici

    Hata değil, çare bulun.
    Henry Ford

    Dünya büyük adamların düzeyinde yaşayamaz.
    George Frazer

    Büyük adam, davası büyük olan adamdır.
    Bekir Berk

    Cehalet her zaman kendisine hayran olmaya hazırdır.
    Santra Guitry

    Cesaretin bittiği yerde esaret başlar.
    Akif Cemil

    Yanlış anlayanlar tarafından söylenen bir doğrudan daha kötü hiç bir yalan yoktur.
    William James

    Yalan atla gider, gerçek yürür. Fakat yine de tam zamanında yetişir.
    Japon deyişi

    " İnsanlar, kendilerini ıstırap ve yoksulluğa adadıkları kadar, güzellik ve uyum içinde olmaya adasalardı, dünya bir Yeryüzü Cenneti olurdu."
    Stefano Elio D'Anna

    Kavak ağacını seven ve beğenen pek az kişi gördüm. Çünkü dosdoğrudur... CENAP ŞAHABETTİN

    İnsanları tanıdıkça kedileri daha çok seveceksin. Atasözü

    Hata yapmayan insan, hiç bir şey yapamaz. Lin Coln

    Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol. MEVLANA

    Akilli adam aklini kullanir. Daha akilli adam baskalarinin da aklini kullanir. (Bernard Shaw)

    Elmas nasil yontulmadan mükemmellesmezse, insan da aci çekmeden olgunlasmaz.......CONFICIUS

    Hayat geç kalanlari hiç affetmez....GORBACHOV

    Her bildigini söyleme, her söyledigini bil... CLAVDIUS

    Her münakasanin temelinde birisinin cahilligi yatar. (Louis D. Brandeis)

    Hiçbir zaman çiktigin kapiyi hizli çarpma. Geri dönmek isteyebilirsin. (Don Herold)

    İnsanları niçin öldürüyorsunuz, biraz bekleyin zaten ölecekler....KONFÜÇYÜS

    Komşunu sev ama bahçe duvarını yıkma. (G. Herbert)

    Önemli olan yere düşüp düşmemen değil, tekrar ayağa kalkıp kalkmamandır. (Vince Lombardini)

    Savaşın iyisi, barışın kötüsü yoktur. BENJAMIN FRANKLIN

    Taş da yumurtanın üstüne düşse,yumurta da taşın üstüne düşse,olan yine yumurtaya olur....RUM ATASÖZÜ

    Yarın sabah,ne sevdiginiz kişilerin yüzleri ne de kendi yüzünüz ayni olacaktir....LEO BUSCAGLIA

    Yipranmak paslanmaktan iyidir.l(bishop cumberland)

    Acı çekmeyenler,başkalarının acı çekebileceğini akıllarına bile getiremezler.
    Samuel JHONSON

    Geciken adalet adaletsizliktir.W.S.LANDOR

    Başkalarını sık sık affet ama kendini asla. P.SYRUS

    Affedilmenin verdiği acı kadar kötü bir şey olamaz. G.MAUPASSANT

    Ahlak bir insanın sevmediği bir insana karşı kurduğu otoritedir. Oscar WİLDE

    Aptal,kendisinin akıllı olduğunu zanneder;akıllı adam ise kendisinin aptal olduğunu bilir. SHAKESPEARE

    Akılsızlar,hırsızların en zararlılarıdır.Zamanınızı,neşenizi ve mutluluğunuzu çalarlar. GOETHE

    Övülmek isterseniz alçakgönüllülüğü yem olarak kullanın. Lord CHESTERFIELD

    Biri sizi bir kez aldatırsa suç onundur.İkinci bir kez aldanırsanız bilin ki suç sizindir. Sarah BERNHARDT

    Alışkanlıkların zincirleri,önce duyulmayacak kadar hafif,sonra kırılmayacak kadar güçlü olur. Benjamin DISRAELİ

    Konuşup da aptallığınızı belli etmektense susup akıllı sanılmak daha iyidir.
    Abraham LINCOLN

    Aptal görünmeye cesaret etmek büyük bir akıllılıktır. Andre GIDE

    Arkadaşınızın evine sık sık gidin;çünkü kullanılmayan yolu çalılar bürür. EMERSON

    Hatalarımızı zamanında söyleyecek arkadaş gereklidir. BOILEAU

    Ben bilmediğimi bildiğim için diğer insanlardan akıllıyım (Sokrates)

    Nasrettin hoca damdan düşmüş bana doktor değil damdan düşen birini getirin demiş.

    Bir önyargıyı ortadan kaldırmak bir atomu parçalamaktan daha zordur.EINSTEIN

    Felaket, dost sayısını sıfıra indirir. W. SHAK

    Düşünmeden konuşmak, nişan almadan ateş etmeye benzer. R. DİGEST ESPEARE

    Bu dünyaya istediğimiz gibi gelmedik,bu dünyadan istediğimiz gibi gidemeyiz. ÖMER HAYYAM

    Bir kişiye yapılmış haksızlık , bütün topluma yöneltilmiş bir tehdittir. MONTESQUİEU

    Bilimsiz şiir, temelsiz duvara benzer. FUZULI

    Affetmek ve unutmak,iyi insanların intikamıdır. SCHİLLER

    Gençliğe üç öğüdüm vardır: ÇALIŞ, ÇALIŞ, ÇALIŞ. BİSMARK

    Güzellik müthiş bir kudret,gülümseme ise onun kılıcıdır. CHARLES REACK

    Hepimiz kahkahalarımızı göz yaşlarımızla ödüyoruz. PEYAMİ SAFA

    Her şeyin başlangıcı küçüktür. CİCERO

    İyiliği yalnız iyiler anlar, kötülüğü herkes. CENAP ŞAHABETTİN

    Kendisini pek çok seven,çevresinde pek az sevilir. C. ŞAHABETTİN

    Kusurlarınızı hemen söyleyecek arkadaşlar bulun. BOİLEAU

    Küçüklerin büyüklük taslaması kadar tehlikeli bir şey yoktur. SLEFAN ZWEIG

    Sanat, özgürlük tarafından emzirildikçe büyür. SCHILLER

    Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir. M. KEMAL ATATÜRK

    Size yapılan en ufak yardımı sakın unutmayınız,yaptığınız en büyük yardımı ise hiçbir vakit hatırlamayınız. CHILON

    Şiir, düşüncelerle değil, sözcüklerle yazılır. MALLARME

    Tam dostluk benzer arkadaşlar arasında olur. NIETZCHE

    Tilki, kümesi iyi tanıyor diye bekçi yapılır mı? TRUMAN

    Uşağım dahi olsa, hatalarımı düzelten efendim olur. GOETHE

    Halkın bu dünyada benim hiçbir şey alamadığımı görebilmesi için, elimi tabutun dışında bırakın. (İskender)

    Bir çok insanın değeri hayattayken değil, ancak öldükten sonra anlaşılır. (Cicero)

    Şairi kamçılayan acılar ve dertlerdir. (Fielding)

    Eşeğe altın semer vursalar, eşek yine eşektir. (Afrika Sözü)

    En büyük düşman cehalettir.m.kemal Atatürk

    Sicaptan ders alınmalıdır. Çünkü alt dala ulaşabilmek için üst dalı hedef alır. Voltaire)

    Eğitebilecek bir insanı eğitmemek onu harcamaktır. Eğitilebilmesi mümkün olmayan bir insanı eğitmek çeneyi boşa yormaktır. Akıllı bir insan ne insanı ne de çenesini boşa yorar. (Confucius)

    Başkalarının sizin için ne düşündükleri önemli değil, önemli olan sizin kendi hakkınızda ne düşündüklerinizdir. (Seneca)

    Neden eski eşyalarını atıyorsun da, eski düşüncelerinden vazgeçmiyorsun. (Platon)

    İnsan dünyanın en çelişkili varlığıdır. Bir yandan umutsuz. Bezgin düşüncelere sahipken, diğer yandan umutlu, sevgi dolu düşünceleri de beraberinde taşır. (Pascal)

    Yaşayanlar ölülerin düşüncelerinden yararlanırlar. (Bon)

    Olumsuz düşünceleri kafamızdan atarsak yapamayacağımız hiçbir şey yoktur. (Ipsen)

    Elması yerin derinliklerinde aradığın gibi, gerçeği de düşüncelerin derinliklerinde arayacaksın. (Hugo)

    Talihli olanların horozları bile yumurtlamaya başlar. (Rus sözü)

    Şansından şikayet edenin aslında beceriksizliğinden bahsetmesi gerekir. (Maererlinck)

    Kendine düşman yaratmak istiyorsan borç ver. (Anonim)

    Bütün bildiğim, bir şey bilmediğimdir. (Socrates)

    Bildiklerimiz değil, doğru zannettiklerimiz başımızı belaya sokar. (Lincoln

    Tecrübe hayatta yenmiş kazıkların bileşkesidir.

    Kadınlar, matematiğe çok yatkındır. Çünkü yaşlarını ikiye bölerler. Satın aldıklarının fiyatlarını ikiyle çarparlar. Kocalarının maaşlarını üçe katlarlar. Arkadaşlarının yaşlarına da en az elli yıl ilave ederler. (Austen)

    Erkekler kadınları anlamaya çalışır, ama sadece onlarla evlenmeyi başarabilirler. (Baker)

    - En yakın dostumuz düşmanımızdır, çünkü bütün sırlarımızı bilir. (Watson)

    Hatalarını öğrenmek istiyorsan, dostlarından değil düşmanlarından sor. (Jordan)

    Düşmanlık ve kini içinizde beslemeyin, yükü çok ağırdır. (Arnold)

    Cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler (Türk sözü)

    Kendinden laf etme bırak başkaları anlatsın. (Kauntiz

    Hayatta ele geçen fırsatları kaçırmamak gerekir. (Wallace)

    Ne ekersen onu biçersin (Hz. İsa)

    İnsanları etkilemek için en önemli araç gülümsemektir (Carnegie)

    Başıma gelen mutsuzluklar arkadaşlarıma duyduğum güvenden gelmiştir. (Rousseau)

    Mutsuzluğundan şikayet ediyorsun, başkalarının mutsuzluklarını bir bilsen haline şükredersin. (Huber)

    Mutlu olmak istiyorsan isteklerinin bir kısmından vazgeçmen gerekir. (Samain

    Mutluluk top gibidir yuvarlandığında arkasından koşar, durduğunda ayağımızla tekmeleriz.(Chateaubriand)

    Mutlu olabilmek için başkalarının bize yardım etmemelerinden ve sevgi gösterememelerinden şikayet ediyoruz. Aslında mutlu olmak kendi elimizde. Kaldı ki bizde bu başlarının mutluluğu için hiçbir şey yapmıyoruz.(Bacon

    Başının derde gireceğini düşünen insan, şu anda başı dertte olandan daha fazla acı çeker. (Voltaire)

    Kötü insanlarla mücadele ettim, yine de onları yendiğim halde kötü huyları bana geçti (Falachi)

    Çocuklarınıza verebileceğiniz en büyük armağan akıldır, gerisini kendileri halleder. (kant)

    Yaşamın iki trajedisi vardır. Birincisi istediğimizi elde edememek, diğeri ise istemediğimizi elde etmek.(Watson)

    Temiz yürekli insanlar hiçbir zaman rahat hayat yaşayamazlar. Çünkü kendilerini başkalarının hayatı için feda ederler.(Bruyere)

    Ormani bekci degil sevgi korur.
    Türk Atasözu

    Gerçeğin dağına umutsuzlukla çıkılmaz
    Orhan Veli Kanık

    Ağacın yemişini ye,kabuğunu soyma.
    Türk Atasözü

    Kör sadece ağzının yolunu bilir.
    Türk Atasözü

    Ağaca dayanma kurur,insana dayanma ölür.
    Türk Atasözü

    Merhametli cerrah yara sağaltmaz.
    Türk Atasözü

    Kaynana pamuk ipliği olsa ve raftan düşse gelinin başını yarar.
    Türk Atasözü

    Bir gemiyi iki reis batırır.
    Türk Atasözü

    Her şey incelikten kırılır , insan kabalıktan kırılır.
    Türk Atasözü

    Yarım hakim maldan, yarım hekim candan, yarım hoca da imandaneder.
    Türk Atasözü

    Buzağılı inek kıymetli olur.
    Türk Atasözü

    Bülbülün çektiği dili belâsıdır.
    Türk Atasözü

    Büyük dağa kar yağmadıkça küçük dağa sıra gelmez.
    Türk Atasözü

    Büyük lokma ye de büyük söz söyleme.
    Türk Atasözü

    Bu dünya iki kapılı handır, gelen bilmez gİden bilmez.
    Türk Atasözü

    Budalanın yağı çok olursa sakalına sürer.
    Türk Atasözü

    Buğday başak verince orak pahalanır.
    Türk Atasözü

    Borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmek.
    Türk Atasözü

    Borçlu güle güle gider, ağlayı ağlayı gelir.
    Türk Atasözü

    Gözlerde yaş yoksa, ruh gökkuşağına sahip olamaz.
    Kızılderili Atasözü

    Ayakta ölmek diz üstü yaşamaktan daha çok onur vericidir.

    "Düsünceniz ne ise yaşamınızda odur, yaşamınızın gidişatını
    değiştirmek istiyorsanız düşüncelerinizi değiştiriniz."

    "Ilerlediginiz yolda hic bir zorlukla karsilasmiyorsaniz, bilinki o yol asla sizi dogruya ulaştırmaz

    Bu dahil bütün genellemeler yanlıştır.
    F.NİETZCCHE

    Gömlegin ilk düğmesi yanlış iliklenince digerleri de yanlış gider.
    C.BRUNO

    Duymak istemeyen kadar kötü sağır yoktur.
    ITALYAN ATASOZU

    Yarın bambaska bir insan olacağım diyorsun. Niye bugünden başlamıyorsun?
    EPIKTETOS

    Kaptanın ustalığı deniz durgunken anlaşılmaz.
    LUKIANOS

    Çevrelerine uymak icin kendilerini yontanlar, tükenip giderler
    R.HULL

    Cehaletle deha arasındaki gerçek fark nedir biliyor musunuz? Dehanın sınırları var cehaletinse hiçbir sınırı yoktur.
    Whoopi Goldberg

    Rüyaları gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır.
    S. M. Power

    Büyük adamların hataları güneş tutulmasına benzer, onları herkes görür.
    Cucong

    Herkesin haksiz olmasi senin hakli oldugunu göstermez

    Ölümün bizi nerde bekledigi belli degil, iyisimi biz onu her yerde bekleyelim.
    MONTAIGNE

    Sevilmek umuduyla sevmek insanidir.Fakat sevmek için sevmek, meleklere özgüdür.
    Alphonse de Lamarti

    Bana okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız, Söyleyeyim: ANNEM'dir.
    Abraham LINCHON

    Yaşamımda edindiğim en büyük bilgi şudur; Kendi kendine yardım etmeyi bilmeyene , hiç kimse yardım etmez.
    Pestalozzi

    Iki tür insan daima açtır. Biri bilimi arayan, diğeri de parayı.
    CAT STEVENS

    Küçük şeylere fazla önem verenler ellerinden büyük şeyler gelmeyenlerdir.
    EFLATUN

    Güneşin ilk ışıkları gününü aydınlattığında ve içinde doğan nedensiz sevinci biriyle paylaşmak istediğinde, pencereni aç yeter.Ben o tatlı sessizlikte seninleyim!

    " İlk görüşte aşka inanır mısın ? Yoksa dışarı çıkıp tekrar mı gireyim?"

    Babama değerimi sordum "Dünyalar kadar dedi"dünyanın değerini sordum "Beş para etmez dedi" :)

    Kadınlar basit şeylerden hoşlanır, mesela ERKEKLERDEN!!!!!! . :)

    İnsanlar hep birilerinin peşinden koşarlar, ama dönüpte kendi peşlerinden koşanlara hiç bakmazlar

    Güzel gören, güzel düsünür. güzel düsünen, hayatindan lezzet alir.
    Bediüzzaman

    Hiç kimse basari merdivenlerini elleri cebinde tirmanmamistir.
    S. Keth Moorhead

    Sahip olmadigi seylere üzülmeyen ve sahip olduklarina sevinen, akilli bir insandir...
    Epictetos

    Yapilan seyler için pismanlik zamanla geçer ama yapilmamis seyler için pismanlik ömür boyu sürer
    alefey

    Allah'im bana yapabilecegim seyler için güç,yapamayacagim seyler için tevekkül,ikisinin arasindaki farki görebilmek için de idrak nasip eyle ki; yapabilecegim seyleri yapamam zannedip tembel olmayayim, yapamayacagim seyleri yaparim zannedip havanda su dövmeyeyim.[amin]
    Dua

    Mutlu olmayı yarına bırakmak, karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer. Nehir asla durmaz.
    Anonim

    29 Ocak 2008 Salı

    Çocuktan mı yoksa evcil hayvandan mı vazgeçmeli?

    Yaşadığımız dünya Yüce Yaratıcı tarafından en ince ayrıntısına kadar insanın yaşamını sürdürebilmesi için planlanmıştır. Birlikte yaşadığımız canlılar da bu plan doğrultusunda yapılanmış zincirin bir halkası konumundadırlar. Bir örnekle açıklamak gerekirse “Denizyıldızı ile beslenen deniz kabukluluları süslü kabukları alınmak için çok sayıda toplanıp yok edilince, denizyıldızı sayısında artış oldu. Denizyıldızları sayıca çoğalınca denizde yaşayan ve soluduğumuz havanın temizlenmesini sağlayan bitkilerin daha fazla tüketilmesine neden oldu. “ vb. Örnekler çoğaltılabilir.
    Birlikte yaşadığımız ve evcilleştirilmiş hayvanlara bakanlar, diğer bir kısım insanlar tarafından eleştirilmektedir. Bu insanlar hayvanlara bakmak yerine kimsesiz çocuklara bakmak gerektiğini düşünmektedirler. Belki doğrusu hayvana mı, yoksa kimsesiz çocuğa mı bakmalı? sorusuna ulaşmadan çözüm üretmek gereklidir. Kimsesiz çocuklar da bir ana ve baba tarafından dünyaya getirilmektedir. Eğer ölüm söz konusu değil ise; aslında çocuğu dünyaya getiren ve bakması gereken iki yetişkin vardır. Ancak ana baba olma olgunluğuna ulaşmamış, evliliğin anlamını kavramamış veya plansız-istem dışı çocuğu dünyaya getirmiş kişiler çocuklarını kolayca terk edebilmektedirler. Bu durumda bile çocuğun sorumluluğunu üstlenen bir sosyal hizmet kurumu mevcuttur. İstenilen asla bu olmasa da ne yazık ki gençlere evlilik kurumunun gerekliliği ve ana-baba olmanın sorumluluğu öğretilmedikçe sorun sürecektir. Birçok konuda diploma gereklidir de nedense en önemli konuda hiç aranmaz, sorulmaz. Oysa ana-babalar geleceğin toplumunu şekillendirenlerdir. Onlar çocukla aynı genetiğe sahip ve çocuğun büyümesinin en yüksek olduğu dönemde çocuğa şekil veren ilk öğretmenleridir. Bir insanın bir konuda en yüksek eğitimi almış olması iyi ana-baba olduğu anlamını taşımaz. Çocuğu doğmadan çocuğunun gelişimini öğrenen, onu tanımaya çalışan, öğrendiği gelişim aşamalarının dönemi geldiğinde; dönemin özelliklerine göre çocuğunun büyüyüp gelişmesine gereken özeni gösterenler iyi ana-babalardır.
    Aslında ana-babalık ömür boyu süren bir sorumluluktur. Sorumluluk duygusu çocukluk çağından başlayarak çocuklara kazandırılması gereken bir olgudur. Örneğin: Evcil bir hayvana bakmak bu olgunun kazanılmasında bir yoldur. Günümüzde insanların fiziksel olarak çok iç içe yaşamasına rağmen iki metre mesafedeki kapı komşusunu tanımayacak kadar duygusal açıdan uzakta olması evcil hayvanların bakım ve korunmasını engellemektedir. Yeni doğan bebekte refleks olarak bulunan doğal bir duygu olan korku, çevresinde evcil hayvanları görüp tanımaması ve bu hayvanların eğitim! adı altında korku unsuru olarak kullanılması nedeni ile problem korkuya (Fobi) dönüştürülmektedir. Oysa yumuşak tüyler mutluluk veren, çocuğun dokunma duyusuyla dünyayı tanımasını sağlayan bir fırsattır. Karşılıklı sevgi alışverişi çocukta doğal sevgi duygusunun, sevdiği evcil hayvanın bakımını üstlenmekte sorumluluk duygusunun gelişimini sağlayacaktır. Zamanını, yiyeceğini paylaşmak; şefkat göstermek, bir canlının bakım ve sorumluluğunu üstlenmek bir çocuk açısından evcil bir hayvana bakarak, yaşam tecrübesi ile kazanılabilecek önemli değerlerdir.
    Ne geleceğimizin garantisi çocuklarımız ne de yaşam zincirinin bir halkası hayvanlar arasında seçim yapılmasını istemek ve onlardan vazgeçmek mümkün değildir.

    En büyük sorun:"Çocuğum yemek yemiyor!"

    Günümüz annelerinin çocuk yetiştirmedeki en büyük sorunu çocuğunun annenin bakış açısına göre yeterli yemek yememesidir. Aslında basit gibi görünen bu sorun hem anneler açısından hem de eğitimciler açısından büyük bir sorundur.
    Anne çocuğunun bol yemek yemesini ve sağlıklı büyümesini ister. Oysa çocuk yetişkinin büyümekte olan küçük bir modelidir. Vücudu sistemli bir şekilde çalışmaktadır. Açlık-tokluk mekanizması da çocuğun vücudunda düzenli olarak çalışmaktadır. Bebeklik çağında bile karnı doyan bebek başını verilen meme ya da mamanın verildiği yönden başını diğer yöne çevirerek doyduğunu belli eder. Oysa birçok anne çocuğunun yeterli yiyecek almadığını düşünerek; çocuğun çenesini zorla açarak, burnunu sıkarak, yemeği oyuna çevirerek daha çok yiyecek almasını sağlamaya çalışır. Tek hedefi vardır. “Çocuğunu iyi beslemek.” Birçok anneye anlatılsa bile düşüncelerinde öylesine dirençli ve kararlıdırlar ki; ulaşmak zordur.
    Eğitimcilere göre ise; çocuk bir öğün, bir gün bir şey yemese bir şey olmaz ama zorla yemek yedirmek; çocuğun ihtiyaç ve isteklerini bilemeyecek kadar aciz, kişiliği olmayan bir canlı olarak görmektir. Ayrıca farklı bir bakış açısı ile çocuk anne ya da kendisinin eğitim ve bakımı ile ilgilenen kişinin en önem verdiği konuyu keşfettiğinde bir silaha dönüştürmektedir. “Ben de yemek yemiyorum işte!” cümlesi sık duyulan bir tehdit oluverir.
    Yapılması gereken çocuğu ve ihtiyaçlarını tanıyarak, isteklerini göz önüne alarak kurallar koymak ve kuralları esnek bir şekilde uygulamaktır.
    Çocuk daha önce yediği bir yiyeceği yemiyorsa ilk olarak çocuğun hasta olup-olmadığını araştırılmalıdır. Hasta değilse yemek aile sofrasında önüne konmalı, yiyemiyorsa yemesine yardım edilmeli ama asla zorlanmamalıdır. Yemediği takdirde yemek kaldırılmadan bir sonraki öğüne kadar bir şey yiyemeyeceği konusunda uyarılmalıdır ve mutlaka konulan kural uygulanmalıdır. Eğer durum davranış bozukluğuna dönüşmüşse bir kez uygulama ile her şeyin değişeceğini beklemek doğru olmaz, ancak zamanla çocuk yetişkinin kararlılığını fark ettiğinde yemek yemeyi silah olarak kullanmaktan vazgeçecektir.
    Birçok anne bu kararlılığı göstermenin zor olduğunu, çünkü çocuğunun ağladığına dayanamadığını söylemektedir. Çocuk aşırı tepki veriyor ve ağlama nöbeti geçiriyorsa bir uzmandan yardım alınabilir. Aslolan konu probleme dönüşmeden çözmek, doğduğu günden itibaren bebeği düzenli olarak açlık-tokluk mekanizmasını, ihtiyaç ve isteklerini gözardı etmeden beslemektir.