2 Kasım 2010 Salı

• BESLENME ALIŞKANLIKLARI

Bebek arama, emme refleksleriyle doğar. Kısa bir süre sonra refleks bilinçlenerek alışkanlığa dönüşür. İlk günlerde sık sık belli bir düzen uygulamadan emzirmek doğaldır. Ancak yavaş yavaş öğün oluşturmak gereklidir. Gece uykularının bölünmemesi için çocuğun bir günde alması gereken besin miktarı altı öğüne bölünmeli ve bu öğünler dört saat yerine üç saat ara ile uygulanmalı, gece uykusunun bölünmemesine özen gösterilmelidir. Bu uygulamalarda zorlayıcı olmamalı ve çocuğun açlık-tokluk mekanizmasının çalışma düzenine uyulmalıdır. Çocuk büyüdükçe gece ağladığı zaman, sırtını okşamak, güzel söz ve ses tonuyla seslenmek yatışmasını sağlayacaktır. Anne bebeği emziriyorsa çok sorun yaşanmaz. Annenin dikkat etmesi gereken memeyi gece veya gündüz susturma tıkacı gibi kullanmamalıdır. Çocuğun midesi boşalmış, acıkmışsa ağlar. Ancak tüm istek ve gereksinimlerini duyurmak için ağlamayı kullandığından, her ağladığında meme vermek yerine ağlama nedeni araştırılmalıdır. 

Çocuk bir yıl kesintisiz emzirilmelidir ve en az altı ay emzirdikten sonra ek besinlere başlanabilir. Anne sütü yeterliyse ve çocuğun büyümesi normalse ek besinlere daha geç başlanabilir. Çünkü hem her annenin sütü çocuğuna göre üretilmektedir hem de anne sütü henüz taklit edilememiş bir besindir. Tatlı besinlerden başlanarak, birer birer ek besinlere alıştırılmalıdır. Bebek ek besinlere alıştıktan sonra, meme öğünlerinden birinin yerini ek besin almalıdır. Çocuk alıştıkça, ek besin öğün miktarı artmalı; meme öğün sayısı azaltılarak çocuk memeden bir yaş civarında kesilmelidir.

Bebek mamalarla besleniyorsa, ilk üç ay pütürlü besin almama refleksi olduğundan sıvı besin verilmelidir. Üçüncü aydan itibaren pütürlü besinler verilebilinir.

Yedinci ayda çocuğun eliyle yiyebileceği besinler eline verilebilir. Ek besinler kaşıkla verilmeli, kaşıkla beslenmeye çocuk alıştırılmalıdır. Bir yaşından sonra, onbeş ay civarında çocuk önce çok sulu olmayan besinlerden başlanarak çocuğa uygun çatal ve kaşık kullanmaya alıştırılmalıdır. Kendi başına karnını doyuramayacağı için, çocuğun doyması için anne ara ara kendisi yedirerek desteklemelidir. İki yaş civarında çocuk alması gereken besinin yarısını kendisi yiyebilir.

Çocuk yemek yeme alışkanlığı kazanırken:
1. Ortalığı kirletiyor diye engellenmemelidir.
2. Doymadığı düşünülerek zorlanmamalıdır. Çocuğun yeterli besin alıp almadığı düzenli olarak tartılıp, boy ve kilosu standart ölçülerle karşılaştırılarak anlaşılabilinir.
3. Tek tip besin alma eğilimindeyse, sevdiği besinin içine azar azar ve tek bir besin eklenerek yeni tatlara alışması sağlanmalıdır.
4. Evdeki yetişkinler çocuk için modeldir. Bu nedenle çocuk aile sofrasında yer almalı, aile fertleri çocuğa iyi örnek olmalıdırlar. Örneğin: Çocukların yemek seçmelerinin nedenlerinden en önemlisi aile fertlerinden birinin yemek seçmesidir.
5. Besinler hazırlanırken çocuğun yaşı, diş yapısı göz önüne alınmalı; çocuğa verilirken onun hoşlanacağı ve yiyebileceği şekilde sunulmalıdır. (Kemiklerin çıkarılması, büyük parçaların küçültülmesi, vb.)
6. Çocuk yemek yemesi için:
a. Zorlanmamalı ve tehdit edilmemelidir.
b. Her istediğini yaparak yada korkutularak ödül ve ceza uygulanmamalıdır.
c. Acele ettirilmemeli yada oyalanmamalıdır.
d. Yarıştırılmamalı ve kıskandırılmamalı, özellikle arkadaş ya da kardeşleriyle kıyaslanmamalıdır.
e. Pazarlık yapılmamalı, yalvarılmamalıdır.
Bütün bu davranışlar çocuğun temel gereksinmesi olan beslenmeyi aile fertlerine karşı koz olarak kullanmasından başka işe yaramaz. Özellikle okul öncesi dönemde çocuk yemek yemeyi reddediyorsa; yemek kaldırılmalı ancak çocuğa önceden söylenmesi kaydıyla, bir sonraki öğüne kadar herhangi bir yiyecek verilmemelidir.
7. Çocuğun tabağına yemek az konmalı; doymadığında istemesi ve tabağındakini bitirmesi sağlanmalıdır.
8. Ödül olarak yiyecekler seçilmemeli ya da çocukta bir ödül karşılığında yenebilecek yiyecekler kanısı uyandırılmamalıdır.
9. Öğün aralarında çocuğu doyurup, beslemeyen; ancak iştah kesen abur-cubur yiyecekler verilmemelidir.
10. Çocuğa sofrada bol çeşit sunarak, seçme şansı tanınmalıdır. Böylece anne çocuğun hangi yiyecekleri daha çok tercih ettiğini saptayarak; pişirme ve hazırlama yöntemini çocuğun daha kolay yiyebileceği şekilde kullanabilir.
11. Sofranın bir savaş alanı değil; ailenin mutlu bir şekilde toplandığı saat ve yer olarak değerlendirmesi sağlanmalıdır.
12. Çocuğun kaşığı, tabağı, çatalı, vb. eşyaları ayrı olmalıdır.
13. Çocuk oyunu yarım bıraktırılarak sofraya alınmamalı; yorgun, mutsuz, vb. olmamasına özen gösterilmelidir.

Çocuk iştahsızsa; gösterilen tüm çabalara karşı iştahsızlığı sürüyorsa, nedeni araştırılmalı, gerekirse doktora başvurulmalıdır.

Nevin Ergençiçeği