İNSAN EĞİTİMİ: Eylül 2009

http://www.xing.com/invita/11370209

EĞİTİME DAİR

Çocuğun gelişimi ve eğitimi ile ilgili pek çok kaynağa günümüzde kolayca ulaşılabilmektedir. Değişik yaşta, değişik eğitim seviyesinde ve değişik tecrübeye sahip ailelerin bilgilenmesi için hem görsel, hem de yazılı kaynaklar ailelerin elinin altındadır. Okur-yazar olmayanlar bile, evimizin başköşesini işgal eden TV ve değişik kanallarından yararlanabilmektedirler.

Özellikle çocuğun gelişimi ve eğitimi ile ilgili bilgiler sürekli değişime uğramaktadır. Her ne kadar bazı insanlar bu durumu güncelleşme olarak algılasa da; aslında bazı temel unsurlar aynı kalmaktadır. Örneğin: Aile çocuğun yaşamındaki en önemli unsurdur ve asırlardır öneminden bir şey kaybetmemiştir. Çocuğun yaşamında, ailenin oynadığı roldeki en ufak bir değişiklik bile çocuğun yaşamını, kişiliğini ve geleceğini etkilemektedir. Çocuğun toplumun temel taşı, geleceği olduğu düşünüldüğünde, çocuğu olumlu ya da olumsuz etkileyen ailenin önemi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Genellikle toplumumuzda doğurgan yaşa gelmek ana-baba olmak için yeterli görülmektedir. Çocuğu doğuran, büyüten ve eğiten kişiler yeterli bilgi ve deneyime sahip olmadıkları için; her duyduklarını doğru kabul etmekte ve koşulsuz yaşamlarında uygulamaktadırlar. Örneğin: 1. Dünya savaşında yapılmış bir araştırmaya göre çocukların anne ya da ailedeki diğer kişilerle ten teması çok önemlidir. Ancak günümüze kadar birçok ailenin uyguladığı ve günümüzde iyi ki unutulmaya yüz tutan “Çocuğu kucağında tutma. Aman! Alışıverir. At yatağına; ağlar, sızlar ama alışır ve susar.” zihniyeti pek çok çocuğun anne ve babasının sevgisinden yeterince yararlanmasını engellemiştir.

Çocuk Gelişimi Ve Eğitimi bir bilim dalıdır. Kuşkusuz sürekli araştırmalar yapılmakta ve değişiklikler olabilmektedir. Esas olan doğru bilgiye ulaşmaktır. Değişik kaynakları incelemek, birden çok uzmanın görüşlerini almak, dini bilgileri araştırmak ve akıl süzgecinden geçirerek uygulamak gereklidir. Örneğin: Annelerin yaygın çalışmadığı dönemde bebekler bir yaşından fazla emzirilirken, annelerin çalışma yaşamına atılmasıyla bebeklerin elzem ihtiyaçları düşünülmeden emzirmenin yerini mamalar ve ek besinler almıştır. Oysa anne sütü günümüzde bile oluşturulamayan bir besindir. Birçok canlı kendi yavrusuna göre süt ürettiğinden anne sütü de bebeğe uygun üretilmektedir. Taklitlerin bebeğe uygun olduğu iddia edilse bile, annenin emzirmekle edindiği rahim küçülerek ilk haline dönmesi, kanserden korunma, vb. kazanımları taklit mamalar sağlayamamaktadır. Kuran-ı Kerim’de de kız-erkek çocuğun ayırt edilmeden iki yıl emzirilmesi istenmektedir. Dini inançlar, gelenek ve görenekler dün gözardı edilse de günümüzde bebeklerin ek mama verilmeksizin en az bir yıl emzirilmesi uzmanlarca önerilmektedir.

Çocuk yetiştiren ana-babalar bilirler. Zamanın geçmediği, çaresizliklerin yaşandığı, kendileri tükenmiş hissettikleri zamanları olmuştur. Bazen evdeki, komşudaki bir büyüğe danışmakta gerekebilir. Yaşanarak edinilmiş deneyimler genellikle önerilerden daha etkilidir. Örneğin: Nane-limonun yararlarını herkes bilir. Ancak taze nanenin kusmayı engelleyerek mideyi rahatlattığını, kuru nanenin kusturarak rahatlattığını büyük anneler söyler.
Çocukla başladık. Aile çocuğun doğduğu ve büyüdüğü, göz açıp gördüğü, tanıdığı dünya. Ayrıca çevrede hayvan ve bitkiler var. Hepsi bir bütün. Biz böyle görüyoruz. Bazıları göle maya çalmak olarak nitelese de bir yerden başlamayı, elimizdeki bilgileri, edindiğimiz deneyimleri bize ulaşan herkesle paylaşmayı hedefledik. Bu site böyle doğdu.

İNSAN EĞİTİMİ

24 Eylül 2009 Perşembe

xing'e davet

Blog Arşivi